Gördüklerim, duyduklarım, düşündüklerim…

Çiğdem Toker’den: Ölü Çocuklar Anayasası (Cumhuriyet – 28.12.2015)

Vahşet, siz itiraz etmedikçe sıradanlaşır.
İtiraz etmedikçe, zalimin safında görünürsünüz.
Vahşet zamanlarında, onay vermemek ile kayıtsızlık yahut korku kaynaklı suskunluk arasındaki çizgi soluklaşır çünkü.
Ve görünür bir gelecekte şöyle sorar çocuklar:
– Sen ne yapıyordun anne?
– ……
– Şimdi sustuğun gibi mi susuyordun? Niye itiraz etmedin?
Yani ne bileyim…
– Yoksa sen de mi onlardandın?
– Hayır olur mu öyle şey? Bir gün mutlaka hak yerini bulur diye düşündüm.

***

Adaleti, “bir hakkın yerine getirilmesi” diye tanımlıyor sözlükler.
Tarif, “pasif”…
Özne yok. Zaman da…
Oysa cebinde akıllı telefon taşıyıp toplu ulaşım araçlarını kullananlar bilir.
Falanca otobüsün (Turgut Uyarı yâd edelim) filanca durağa kaç dakika sonra geleceğini bildiren uygulamayı indirmişseniz, beklediğiniz otobüs, sizi hiç üzmeden ekranda yazan saatte gelmektedir artık.
Ne ki, adalet böylesi bir otobüs değil. Hiç olmadı.
Kaç dakika sonra, hangi durağa geleceği bildiğimiz bir adalet tanımadık bugüne dek.

***

Ak saçları kana bulanmış boylu boyunca uzandığı sokaktaki cenazesinin sekiz gün boyunca alınmasına izin verilmedi Taybet İnan’ın. 55 yaşındaydı.
Beslendikten sonra şefkatli bir elin sırtına “pıt pıt” vurduğu çağda, gözünden mermiyle vuruldu Miray İnce.
Üç aylıktı.
Onu öldüren kurşunun, vergilerimizle maaş alan bir polis memurundan mı, yoksa“terör örgütünden”mi çıktığını, otobüslerin varış saati kesinliğinde ölçecek bir uygulamaya sahip değiliz.
Ama bize otobüs aplikasyonu hizmeti veren devletin, kundaktaki vatandaşının“öldürülmesini”, “hayatını kaybetti”; polis kurşununu, “terörist” diye sunacak, gerçeği eğip bükecek, kendi dilini dayatacak, rıza üretecek seslenme aygıtları var.
Hakikati tersyüz etsin, hükmedici diliyle yaysın, vahşetin sıradanlaşmasına hizmet etsin, “terörist” olmayan vatandaşları seyirci koltuğuna mıhlasın, mümkünse hiç kalkmasın diye rezidanslar, havalimanları, otoyollarla takas edilen aygıtlar ve aygıtlarda “ekmek parası” için çalışan yüzlerce insanımız var.
Bir bebek öldürülünce dünyanın yıkılmaması işte bundan.

***

Yıkılmak şöyle dursun; bu hafta yeni bir perde açılacak.
Hakikati çarpıtan, vahşetin sıradanlaşmasına hizmet eden propaganda makinelerini kullanan bir rejimden, “demokratik anayasa” vaadi takvimini seyretmeye başlayacağız şimdi.
Özel harekât polislerinin, öğretmenlerden rol çalarak “yeni nesil” üretmeye koyulduğu, ölülerin morga dahi kaldırılamadığı bir ülkenin başkentinde izleyeceğiz bu takvimi.
Muhalefet partilerinin, o randevularda kuracağı her seyirlik cümle, biraz daha sıradanlaştıracak vahşeti.
Çocukların öldürülmesi, “sözün bittiği” değil, asıl başladığı yer olduğunda bitecek vahşet.

(Yazının orijinaline buradan ulaşabilirsiniz.)

Yorum yazmak ister misiniz?

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

Bilgi

This entry was posted on 29/12/2015 by in Aynı fikirdeyim and tagged , , , , , .

Bu blog'u takip etmek için mail adresinizi yazınız

Diğer 17.335 aboneye katılın

Twitter’dan

En son yayınlananlar

%d blogcu bunu beğendi: