Anayasa Mahkemesi’nin Twitter’ın kapatılmasının ifade özgürlüğünün ihlali olduğuna dair bireysel başvuru kararı ve yeni HSYK değişikliğinde Adalet Bakanı’nın bazı yetkilerini iptal ettiği kararıyla ilgili SES Türkiye görüşüme başvurdu. Kararlara yönelik hükümet tepkisiyle ilgili ne düşündüğümü de sordular. Verdiğim cevapların da yer aldığı haber aşağıda. Haberi özgün sayfasından okumak için buraya tıklayabilirsiniz.
Yeni kararlar Anayasa Mahkemesi ve hükümet arasındaki ayrılığı gösteriyor
Uzmanlar Başbakan’ın Twitter kararına ve hükümetin HSYK kanunu kararına verdiği tepkilerin Türkiye’nin demokratik kimliği konusunda endişelere sebep olduğunu belirtiyor.
SES Türkiye için İstanbul’dan Zeynep Cermen’in haberi — 24/04/14
Anayasa Mahkemesi’nin hükümetin Twitter yasağına karşı verdiği karar ve kısa süre önce yürürlüğe giren yasanın kısmi iptali Avrupa yetkililerinin övgüsünü kazanırken, hükümet yetkilileri bu karara katılmadıklarını belirtti.
Mahkemenin 2 Nisan tarihinde Twitter erişiminin yeniden sağlanmasına dair kararının hemen ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan yaptığı bir açıklamada ”Bizler tabii ki Anayasa Mahkemesi kararına bağlıyız, fakat buna saygı duymak zorunda değilim” demişti.
Erdoğan “Bu karara saygı duymuyorum” dedi.
Sosyal medyanın içlerinde Erdoğan ve diğer yetkililerin hükümet yolsuzluk soruşturması ile ilgili konuşmalarını da içeren üst-düzey yetkililerinin ses kayıtlarını yaymak için kullanılmasının ardından Twitter 20 Mart tarihinde hükümet tarafından yasaklanmıştı.
Anayasa Mahkemesi 11 Nisan tarihinde Adalet Bakanı’nın kurul üzerindeki yetkilerini artırmayı amaçlayan yeni Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) yasasının üç maddesini iptal etti.
Anayasa Mahkemesi, Adalet Bakanlığı’na verilen yetkileri iptal etti. Bu çerçevede, Adalet Bakanı’nın hangi konuda, hangi ihbarın değerlendirileceğine ilişkin yetkisi iptal edildi. Aynı şekilde Adalet Bakanı’nın soruşturma açılıp açılmamasına ilişkin yetkisi de sonlandırıldı. Anayasa Mahkemesi, Adalet Bakanı’nın HSYK üyeleri hakkında soruşturma yetkisini de iptal etti.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, yasanın yürürlüğe girmesi öncesinde Ocak ayında muhabirlere iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) kurulun keyfi kararlarını engellemek amacıyla HSYK’nın düzenlenmesini desteklediklerini söylemişti.
Bozdağ, “Bizim yaptığımız anayasaya aykırı değil. Kimse HSYK’yi kontrol edemez. Şu an meclisin böyle bir gücü yok. Bizler keyfi kararları ve olumsuz durumların meydana gelmesini engellemek adına bir kontrol mekanizması oluşturmaya çalışıyoruz” dedi ve hükümetin yargı sisteminin herhangi bir ideolojinin arka bahçesi olmasını istemediğini de sözlerine ekledi.
HSYK kanunu AKP’nin Aralık ayında kamuoyuna duyurulan yolsuzluk soruşturmasına karşılık olarak yargıyı kontrol etmeye çalışması ile Şubat ayında yürürlüğe girmişti. Hükumet yolsuzluk suçlamalarının Fetullah Gülen ile bağlantısı olan yargı üyeleri tarafından siyasi gerekçelere dayanılarak ortaya atıldığını iddia etti.
Mahkeme’nin HSYK kararı kısa bir sürede hükumetin üst makamlarının tepkisine neden oldu. Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay kararı eleştirerek Anayasa Mahkemesini ”kendisi için bir siyasi rol oluşturmakla” suçladı.
Bozdağ HSYK yasasının anayasaya aykırı olmadığını ancak hükümetin bu karara riayet edeceğini söyledi.
Bozdağ “Mahkemenin düzenlemeyi öne çekmesi gündemde olmamasına rağmen anlamlı. Kararının arkasında başka bir şey var” dedi.
AB Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Stefan Fule’nin Sözcüsü Peter Stano, Avrupa Komisyonu’nun HSYK konusundaki “mahkeme kararını memnuniyetle karşıladığını” söyledi.
Stano “Anayasa Mahkemesi’nin, belirli güçleri Adalet Bakanlığı’na aktaran hükümlerin Türkiye Anayasasına aykırı olduğuna karar verdiğini anlıyoruz” dedi.
Stano, komisyonun düzenlenen yasanın yargının bağımsızlığı üzerindeki olası etkileri ve Türkiye’deki güçler ayrılığı konusundaki ciddi endişelerini daha önce de dile getirdiğini söyledi.
Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Serkan Köybaşı, AKP’nin Avrupa demokrasi standartlarına daha da yabancılaştığını söyledi.
20 Mart tarihinde Bursa’da Twitter yasağı hakkında konuşan Erdoğan “Uluslararası camianın olası tepkileri umurumda değil. Herkes Türkiye Cumhuriyeti’nin ne kadar güçlü olduğunu görecek” şeklinde konuşmuştu.
Köybaşı Anayasa Mahkamesi’nin bakış açısının ve ifade özgürlüğü konusundaki en son desteğinin ülkede denge oluşturduğunu söyledi.
SES Türkiyemuhabirine konuşan Köybaşı ”Yüksek Mahkeme’nin hükümetin otoriter duruşuna karşı oluşu zayıflayan demokrasi üzerinde bir denge oluşturmuştur. AKP, Yüksek Mahkeme’nin kararını atlamanın bir yolunu bulursa hükümet kontrol mekanizmasından arınmış olacak. Bu da güçler ayrılığının rafa kaldırıldığı anlamına gelir” dedi ve ne yargı sisteminin ne de basının iktidar partisinin baskılarından yoksun olmadıklarını sözlerine ekledi.
Demokrat Hukukçular Derneği Sözcüsü Ömer Faruk Uysal, SES Türkiye muhabirine bir güç ayırımının değil, güç çatışmasının söz konusu olduğunu söyledi.
Uysal hem Anayasa Mahkemesi hem de Başbakan’ın bu süreçte hatalar yaptığını belirtti. Uysal hem hükümetin hem de mahkemenin yasaların koyduğu sınırlar içerisinde kalmaları gerektiğini söyledi.
Uysal “Anayasa Mahkemesinin her türlü kanun ihlalini çözüme ulaştıramayacağını anlaması gerek. Fakat her şeye dahil olma gibi kötü bir alışkanlığı var” dedi ve yargıç ve savcıların sadece meclis tarafından belirlenen kanun ve düzenlemeleri uygulamaları gerektiğini de sözlerine ekledi.
Uysal hükümetin otoriter bir imaj yarattığı ve son tartışmaların Avrupa Birliği ile olan ilişkileri yıpratma potansiyeli olduğu konusunda Köybaşı ile hemfikir.
Uysal “AB normlarında hukukun üstünlüğü çok önemli ve hükümet bu nedenle AB ile ciddi problemler yaşayabilir” dedi.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, SES Türkiye muhabirine yaptığı açıklamada birliğin Anayasa Mahkemesi kararını takdir ettiğini söyledi.
Feyzioğlu “Kararları çok yapıcı, demokrasiyi, insan haklarını ve hukukun evrensel ilkelerini güçlendiriyor” dedi.
Feyzioğlu hükümetin HSYK kanununu değiştirme çabasının tüm halkın yargı güvenliğini Adalet Bakanı kanalıyla Başbakan’a bıraktığını söyledi.
Feyzioğlu “Bu demokrasi açısından çok tehlikeliydi ve söz konusu yasa anayasaya 100’de yüz aykırıydı” dedi.
Feyzioğlu yasayı iptal etmenin mahkemenin görevi olduğunu da söyledi:
“Eğer iptal etmeseydi artık bir Anayasa Mahkemesi olmazdı” dedi.