Gördüklerim, duyduklarım, düşündüklerim…

“Yeni Bir İnsan Hakları Eylem Planı” ile ilgili YÖK’ün talep ettiği görüşüm

İktidarın “Yeni Bir İnsan Hakları Eylem Planı” ile ilgili olarak, Yükseköğretim Kurumu’ndan hukuk fakültelerine gönderilen bir yazıyla akademisyenlerin konu hakkındaki görüşlerini iletmeleri istendi. Eylem planıyla ilgili hiçbir bilgiye veya ayrıntıya yer verilmeyen yazı 14 Aralık 2020 Pazartesi günü 13.08’de bize ulaştı. Görüşlerin gönderilmesi için verilen süre ise 15 Aralık Salı günü mesai saati bitimine kadardı. Yani yaklaşık 27 saat. Ben de bu kısa süre içerisinde aşağıdaki metni hazırlayıp gönderdim.

Yeni Bir İnsan Hakları Eylem Planı Hakkında Görüş

Ülkemizde insan hak ve özgürlüklerinin durumu son derece kötüdür. Türkiye, 2020 yılında “Freedom in the World” endeksine göre “özgür olmayan”, “Index of Economic Freedom” endeksine göre “ılımlı özgür”, “Press Freedom” endeksine göre “zor durumda” ve 2019 “Democracy Index” endeksine göre “hybrid rejim” sınıfındadır.[1] Bu durum, yakında kuruluşunun 100. yılını kutlayacak olan ülkemize yakışmamaktadır. Söz konusu durumun değiştirilmesi için başlatılan “Yeni Bir İnsan Hakları Eylem Planı” bu anlamda olumlu bir gelişmedir.

Bu kapsamda tarafımızdan talep edilen görüş için son derece sınırlı bir süre tanınmış olması nedeniyle kapsamlı bir çalışma yapılması mümkün olmamıştır. Ancak bu kısa sürede dahi ülkemizdeki temel hak ve özgürlüklere ilişkin sorunların çoğunun çözülmesini sağlayacağını düşündüğümüz görüşümüz aşağıdaki gibidir.

Anayasa’nın 90. maddesinin son fıkrasının hayata geçirilmesi

Türkiye’de insan hak ve özgürlüklerinde yaşanan sorunlar siyasal irade eksikliği kaynaklıdır. Bunun temel sebebi, anayasal anlamda hak ve özgürlüklerin yeterli koruma ve güvenceye sahip olmasıdır. Bu koruma ve güvenceyi sağlayan en önemli araçlardan biri 2004 yılında yapılan Anayasa Değişikliği’yle eklenen Anayasa’nın 90. maddesinin son fıkrasıdır. Söz konusu madde uyarınca “usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır.” Bu da, en kısa ve net tabirle, Anayasamızın açık hükmü uyarınca, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin kanunlarımızdan üstün olduğu anlamına gelir.

Kanunların uygulayıcısı olan polis ve jandarma dahil tüm idare organı temsilcileri ve savcı ve hakimler gibi yargı organı mensupları Anayasamızın bu açık hükmünü uygulamak zorundadır. Bu, Anayasa’nın üstünlüğü ve bağlayıcını düzenleyen Anayasamızın 11. maddesinin amir hükmünün gereğidir.

Ancak bugüne kadar, çok sınırlı ve istisnai bazı uygulamalar dışında Anayasa md.90/son cümlesi hayata geçememiştir. 2000’li yılların başında bunun nedeninin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ve onu yorumlayan ve kararları tüm Avrupa Konseyi üyesi ülkeleri bağlayıcı olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarının yeteri ölçüde bilinmemesi olduğu kabul edilebilir. Ancak, Adalet Bakanlığı’nın da çoğu zaman ortağı olduğu organizasyonlarla yargı mensuplarına verilen eğitimler ve özellikle de 2012 yılından itibaren faaliyete geçen Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru mekanizmasıyla birlikte artık bunun söylenmesi mümkün değildir. Savcı, hakim, polis ve jandarma gibi devlet yetkisi kullanan bütün organlar artık hem Sözleşme’yi hem de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını bilmektedir veya bilmek durumundadır. Ancak buna ragmen Anayasa md.90/son halen yürürlük imkânı bulamamaktadır. Barışçıl gösteriler engellenmekte, ifade özgürlüğü önündeki engeller kaldırılmamakta, uzun tutukluluklar sonlandırılmamakta, zorunlu askerlik hizmeti yerine kamu hizmeti getirilmemekte, polis ve jandarma merkezlerinde kötü muamele engellenmemekte ve kadınlara, LGBTI+ bireylere, gayri-müslim azınlıklara ve siyasal muhaliflere yönelik ayrımcılığa son verilmemektedir. Bunun nedeni, kanaatimizca, bu yönde siyasal bir iradenin bulunmaması ve buna bağlı olarak, bahsi geçen devlet organlarının Anayasamızın bir hükmünü açıkça ihlal etmelerine rağmen herhangi bir ceza almayacaklarını bilmeleridir. Nitekim bazı hallerde, bilinmektedir ki, bilakis, Anayasa md.90/son uyarınca temel insan hak ve özgürlükler hukukuna uygun şekilde hareket eden ve karar veren yetkililer hedefe konmakta ve çeşitli yaptırımlara maruz kalmaktadır. Bu da Anayasamızın amir hükmünü uygulamayı isteyen diğer uygulayıcılar üzerinde bir soğutucu etki yaratmaktadır.

Eğer insan hak ve özgürlüklerinin ülkemizde de ilerlemesi ve ülkemizin de insan hak ve özgürlüklerine saygılı bir ülke olması arzu ediliyorsa, Anayasa md.90/son düzenlemesinin hayata geçmesi yönünde bir siyasal iradenin ortaya konması elzem ve yeterlidir.

Saygılarımla arz ederim.

Dr Öğr.Üyesi Serkan Köybaşı


[1] https://en.wikipedia.org/wiki/List_of_freedom_indices

Yorum yazmak ister misiniz?

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

Bilgi

This entry was posted on 04/01/2021 by in Düşünceler, Güncel and tagged , , , .

Bu blog'u takip etmek için mail adresinizi yazınız

Diğer 17.412 aboneye katılın

Twitter’dan

En son yayınlananlar

%d blogcu bunu beğendi: