Uzun zamandan beri film önerisi yapmamıştım. Bunun en önemli sebeplerinden biri iyi bir hukuk filmi seyretmemiş olmam. Ancak yakın zamanda, oldukça eski fakat muazzam bir film seyrettim: 12 Öfkeli Adam (12 Angry Men). Neredeyse tek bir odada geçen filmin 1957 tarihli orijinali siyah-beyaz. Bir de 1997’de çekilen renkli versiyonu bulunuyor.
Film Amerika Birleşik Devletleri’nde ceza davalarında karşılaşılan jüri sistemiyle ilgili olsa da Avrupa’daki ceza davalarında da kullanılan “makul şüphe” kavramının anlaşılabilmesi için bulunmaz bir fırsat. Hikâye tüm tanıkların ve sanığın dinlenmiş olduğu ve jürinin karar vermek üzere arkalarından kilitlenen bir odaya girmesiyle başlıyor. Dolayısıyla henüz olayın ayrıntılarını bilmiyoruz. Oda içerisindeki inanılmaz sıcak ve havasız ortam jüri üyeleri arasındaki gerilime gönderme yapıyor. Seyirci olarak biz bile “pencere aç, bir şey aç” kıvamındayız 🙂 Sanığın suçlu bulunabilmesi için jüri üyeleri arasında oybirliği aranıyor. Aksi takdirde “kararsız jüri” kararı alınıyor ve başka bir jüri görevlendiriliyor. Bizim jürimizde de neredeyse oybirliği var, 11’e karşı 1. 11 üye, çok farklı sebeplerle sanık sandalyesindeki gencin babasını öldürmüş olduğunu ve bu nedenle idam cezasını hak ettiğini düşünüyor. 8 numaralı jüri üyesinin ise (Henry Fonda) “makul şüphesi” var. Bu şüphenin yok edilmesi için o muhalif üyenin ikna edilmesi gerekiyor. Ancak saatler ilerledikçe hava daha da ısınıyor, ardından bir fırtına patlıyor ve şüpheye düşenlerin sayısı artıyor.
1957 Berlin Altın Ayı ödülünü alan ve 1958’de üç dalda Oscar adaylığı bulunan bu muhteşem filmin tamamını buradan izleyebilirsiniz. (Yalnızca İngilizce altyazı seçeneği vardır.)
bu adalet anlayışı, suçluya bakış, ceza-adalet sisteminin zaafiyetlerini gösterme bakımından çok önemli bir film. geçen sene Ceza Usul Hukuku dersinde izletmiştim öğrencilerime ve gerçekten çok etkilenmişlerdi. biz Henry Fonda’nın başrolünü oynadığı 1957 yapımını izlemiştik. 1950ler amerikasını görmek için de iyi bir fırsat. öte yandan sadece bir odada geçen bir film ancak bu kadar sıkıcı olmayabilir. iyi seyirler 🙂
Renkli versiyonunu izlemedim, ancak filmin siyah beyaz oluşu belki de verilen mesajın gücünü de etkileyen faktörlerden biri. Suçlu ile suçsuz arasındaki kadar keskin bir ayrıma işaret eden bir ruh halinin görsel yansıması benim nazarımda.
Dun aksam en sevdigim filmler listesi yapiyordum kafamda ve ilk uce girdi bu film.