Romanya Anayasa Mahkemesi ikinci tura iki gün kala seçimlerin ilk turunu iptal etti. Gerekçe? Rusya’nın müdahale etmesi. Delil var mı? Yok. Romanya’da son haftalarda yaşananlar kendine liberal diyenlerin ne kadar demokrat olduğunu bir kez daha sorgulatan cinsten ve ilerisi için kaygı verici.
(Bu yazı önce Aposto‘da yayınlanmıştır.)
Son günlerde gündemi—haklı şekilde—Suriye’de yaşananlar işgal ediyor. Dile kolay, 50 yıllık bir baskı rejimi 12 günde çöküverdi. Her ne kadar gelecekte yaşanacaklar belirsizliğini korusa da baba ve oğul Esad’ların diktatörlüğü altında yaşamak zorunda kalan, işkence gören, öldürülen, kaybedilen ve göç etmek zorunda kalan tüm Suriyelilere selam olsun. Mutluluklarını paylaşıyor, hayatını kaybedenleri saygıyla anıyorum.
Bununla birlikte, gelecekte önemli bir belirsizlik yaratma potansiyeli olan bir başka gelişme, hemen Esad’ın devrilmesinden önce, Romanya’da yaşandı. Aynı Türkiye’deki gibi iki turlu yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turu 24 Kasım’da yapıldı. Kimsenin beklemediği bir şekilde bağımsız aday Călin Georgescu yarışı önde bitirdi ve ikinci olan sosyal demokratların adayı Elena Lasconi ile ikinci tura kaldı. Tabii eğer yapılabilseydi…
Romanya Anayasa Mahkemesi ikinci tura iki gün kala seçimlerin ilk turunu iptal etti. Gerekçe? Rusya’nın müdahale etmesi. Delil var mı? Yok. Romanya’da son haftalarda yaşananlar kendine liberal diyenlerin ne kadar demokrat olduğunu bir kez daha sorgulatan cinsten ve ilerisi için kaygı verici.
1962 yılında Bükreş yakınlarında doğan Georgescu, aşırı sağcı bir agronomist. Yani tarım bilimi, ekonomisi ve yönetimi eğitimi aldı. Sonrasındaysa toprak bilimi üzerine doktora yaptı. Bununla bağlantılı şekilde sürdürülebilir kalkınma ile yakından ilgileniyor. Romanya Çevre Bakanlığı’nda ve Birleşmiş Milletler’de uzmanlığına uygun görevlerde bulundu. 2020 yılında sağcı ve milliyetçi AUR partisi tarafından başbakanlığa aday gösterildi. Rusya yanlısı söylemleri nedeniyle AUR’dan ayrılan ve 2024 Cumhurbaşkanlığı seçimine bağımsız aday olarak giren Georgescu’nun, anketlere göre %5 alması bekleniyordu. Ancak kimsenin beklemediği şekilde oyların %23’ünü aldı ve bir anda dünyanın gündemine geldi.
Komplo teorilerine inanmasıyla bilinen ve örneğin, Ay’a hiç ayak basılmadığını düşünen Georgescu, COVID-19 zamanında da yalan haberlerin yayılmasına neden oldu. Seçim kampanyası sırasında Rusya yanlısı ve NATO karşıtı söylemlerde bulundu ve diğer adaylar tarafından aşırı milliyetçi ve popülist olmakla suçlandı. Putin’i “ülkesini seven bir adam” ve Rusya’yı da çatışılması değil, işbirliği yapılması gereken bir ülke olarak gören Georgescu, her zaman Avrupa Birliği’ne mesafeli bir tutum sergiledi ve NATO’nun Romanya’daki üssünde bulunan balistik füze savunma kalkanını “diplomatik bir utanç” olarak tanımladı.
Călin Georgescu, 2024 seçimlerine partisiz ve bu nedenle—diğer adaylarla kıyaslandığında—parasız girdi. Hiç miting yapmadı. Kampanyasının bel kemiğini TikTok videoları oluşturdu. Ve bu konuda da iyiydi. Yüklediği videolar 4 günde 52 milyon kez izlendi. Romanya’nın toplam nüfusunun 19 milyon olduğu göz önüne alındığında, bu inanılmaz bir rakam. Mesajları özellikle gençler, çiftçiler ve kırsal kesimlerde alıcı buldu. Bunda, sosyal medya fenomenlerinin Georgescu’nun videolarını paylaşması da önemli bir etkendi. Zaten seçimler sonrasında “yolsuzluk” iddialarının bir kısmı bunun üzerine kuruldu. Nasıl oluyordu da hiç parası olmayan Georgescu, bu fenomenlere kendi reklamını yaptırabilmişti?
Romanya Ulusal Savunma Yüksek Konseyi, TikTok’un Georgescu’ya “aşırı görülme” sağlayacak şekilde ayrıcalık sağladığını iddia etti. TikTok bu iddiayı yalanladı ve tüm adaylara aynı kural ve sınırlamaların uygulandığını açıkladı. Mevcut Cumhurbaşkanı Klaus Iohannis, tarihte ender görülen şekilde, ulusal istihbarat teşkilatının konuya ilişkin raporunu kamuoyuyla paylaştı. Raporda Georgescu’nun artan desteğinin “doğal olmadığı” ve “bir devlet” tarafından desteklendiği ifade ediliyordu. Rapora göre Telegram ve Discord üzerinden yönetilen kampanya çerçevesinde bazı isimler TikTok’taki çok takipçili hesaplara para aktarmış ve Georgescu’nun kampanyasını destekleyen videolar ürettirmişti. Toplamda 25 bin hesap “bu işin” içindeydi.
Georgescu’ya sorulduğunda, tüm bu iddiaları gülümseyerek reddetti. Putin’in bir lider ve vatansever olduğunu düşündüğünü ama hiçbir zaman onun bir hayranı olmadığını söyleyen Georgescu, ülkenin istihbarat örgütlerinin “yalanlar” ürettiğini ve arkasında Tanrı’nın ve halkın desteğinden başka bir şey olmadığını ifade etti.
Buna karşın, Cumhurbaşkanlığı seçiminin küçük adaylarından birinin seçimlere hile karıştırıldığı iddiasıyla başvurduğu Romanya Anayasa Mahkemesi, önce oyların yeniden sayılmasına karar verdi. Sonrasındaysa 2 Aralık’ta, seçim sonuçlarını onayladığına ilişkin bir karar aldı. Ancak 6 Aralık’ta, bu sefer ilk tur oylamayı tümden iptal ettiğini duyurdu.
Bu kararına gerekçe olarak, Rusya’nın seçimler sırasında koordine bir online kampanya yürütmüş olduğunu iddia eden istihbarat raporlarını gösterdi. Böylece, ortada bazı iddialardan başka bir delil olmamasına, kampanyalar boyunca kimsenin Georgescu’nun “yolsuzluk yapmakta olduğunu” iddia etmemesine ve vatandaşların oylarını vermesi sırasında veya oyların sayımında herhangi bir sorun yaşanmamasına rağmen, ilk turun sonunda beklenmedik bir aday birinci olunca seçim bir anda iptal oluverdi. Şimdi her şey yeniden başlayacak. Henüz tarih belli değil ama muhtemelen Nisan’da yeniden, ikinci kez, ilk tur yapılacak.
Bu noktada eğri oturup doğru konuşmak gerek. Çünkü bu nokta, tehlikeli bir nokta. Öncelikle belirtmek isterim ki takip ettiğim kadarıyla Georgescu’yu desteklemem mümkün değil. Politik olarak iki farklı uçtayız. Ayrıca TikTok’um da yok. Nasıl bir ortam, nasıl işliyor, içeride neler dönüyor, hiçbir fikrim yok. Bu nedenle, bundan sonra yazacaklarım ne Georgescu ne de TikTok’a destek anlamına geliyor. Dikkat çekmek istediğim nokta, “liberalizm” adına en otoriter rejimlerin bile almaya çekineceği bir kararın AB üyesi bir ülkede alınıverdiği ve “demokrat” geçinenler tarafından da bu durumun görmezden gelindiği.
İlk olarak şunu sorayım: Aynı durumun benzeri bir Doğu/Güney ülkesinde yaşanmış olsaydı ne olurdu? Örneğin, Venezuela’da tanınmayan bir aday seçimlerden birinci çıksaydı, oyların sayımında herhangi bir yolsuzluk olmasaydı—yani gerçekten de milyonlarca insan o adaya oy vermiş olsaydı—ve ortada hiçbir somut delil olmaksızın seçimler iptal edilseydi ne olurdu?
Muhtemelen ABD’si, AB’si, bölgesel örgütleri vs. herkes tepki gösterir ve “Venezuela otoritelerini milletin iradesine saygı göstermeye ve demokrasinin gereklerini yerine getirmeye” çağırırdı. Ama Romanya bir AB ülkesi olduğu ve birinci gelen aday aşırı sağcı, komplo teorisyeni ve Rusya yanlısı olduğu için herkes suspus. Hatta iptal kararının “demokrasinin bir zaferi” olduğunu ve Anayasa Mahkemesi’nin “seçim güvenliğinin tartışılamayacağına dair bir mesaj verdiğini” düşünenler var.
Mahkeme’nin iptal kararına tek ciddi tepki kimden geldi biliyor musunuz? İkinci tura kalan diğer aday Elena Lasconi’den. Kararın “hukuk dışı” ve “ahlaksızca” olduğunu söyleyen Lasconi şunları söyledi: “Beğensek de beğenmesek de hukuksal ve meşru bir açıdan bakıldığında, ülkedeki ve diasporadaki dokuz milyon Romanya vatandaşı belli bir adaya oy verdi. İradelerini görmezden gelemeyiz.”
Tabii bu tepkisinde ikinci turu muhtemelen kazanacak olması da etkili oldu ama sözlerinde haksız mı?
Demokrasi 2.500 yıl önce Atina’da doğrudan bir yönetim biçimi olarak ortaya çıktı. 18. yüzyılda Avrupa’da yeniden keşfedildiğindeyse bambaşka bir hâl almıştı. Artık parlamentoların, seçimlerin ve milletvekillerinin olduğu, daha sonra bunlara partilerin eklendiği yepyeni bir yönetim biçimiydi. Sıradan halkın “birileri” tarafından alınan kararlara uyduğu ve pasif vatandaşlara dönüştüğü dört yüzyıl boyunca seçimlerin “demokrasinin zaferi” olduğuna inandırıldık. Bugünse liberal ve demokrat olduğunu iddia edenler, somut hiçbir delile dayanmadan 9 milyon insanın oyunun iptal edilmesini demokrasi zaferi olarak alkışlıyor. Yine George Orwell’i ve 1984’ü anma vakti ama bu sefer “diğer cephe” için. Çünkü dünya her gün sağa ve popülizme gittikçe daha fazla kayarken liberaller de karşı bir denge kurmaktansa, çağa ayak uydurup otoriterleşme kolaycılığını tercih etmiş durumda.
Günümüzde demokrasi içerik ve görünüş olarak bir kez daha değişmekte. Bunda sosyal medyanın etkisi elbette çok büyük. Belki gerçekten de Rusya uygulamalar üzerinden Romanya’daki bu seçimlere müdahale etti. Belki gerçekten fenomenlere içerik üretmeleri amacıyla para aktarıldı. Belki TikTok gerçekten de Georgescu’ya kıyak geçti ve onu öne çıkardı. Bunlar vatandaşların gidip kendi elleriyle Georgescu’ya oy verdiği ve onu birinci yaptığı gerçeğini değiştirir mi? Siz devlet televizyonundan ve ana akım medyadan dilediğiniz kadar propaganda yapıp vatandaşların oyunu etkilemeye çalışacaksınız, ama dış kulvarın adayı TikTok’u aynı amaçla kullandığında bu yasa dışı olacak. Ne adil bir yarış!
Üstelik bir başka olasılık daha var: Ya bu iddialar gerçek değilse, hiç bu müdahaleler yaşanmadıysa ve Georgescu’nun TikTok’tan yürüttüğü kampanya basitçe başarılı olduysa? Ya fenomenler gerçekten destekledikleri için ve hiçbir para almadan o videoları hazırladıysa? Bir başka soru da Nisan’da yapılacak seçimleri—eğer katılmasına izin verilirse—Georgescu’nun yeniden kazanması hâlinde ne olacağı. O kaybedinceye kadar seçimler tekrar mı edilecek?
Romanya’da yaşananlar, iddia edildiği gibi demokrasiyi değil, bilakis, otoriter yönetimlerin elini güçlendiriyor. AB üyesi bir ülkede bunların yaşanmasına göz yumuyorsanız, Esad gibi otoriter yönetimlerin, kendilerine bağlı istihbarat teşkilatlarının gerçek olup olmadığını kontrol edemeyeceğiniz raporlarına dayanarak tehdit olarak gördükleri muhalif adayları ekarte etmesine hangi gerekçeyle karşı çıkacaksınız?
Esad devrildi ama yönetim şekli bir kanser gibi en demokratik coğrafyalara bile yayılmakta. O yüzden sevincimiz buruk.